BİR KABUSA DALMAK
istemez. Ben boyumun ölçüsünü yıllar önce Hava Uyanıyor serisinde almıştım. Şimdi boyumu yanlışlıkla tekrar ölçtürdüm, iyi mi?
Baştan uyarayım da sonra benim gibi
hayalleriniz deniz sularına karışmasın; bu bir romantik komedi değil. Komedi
ama romantik değil. Daha çok toplumsal, sosyal sorunların eğlenceli bir
anlatımla kaleme alındığı bir kitap denebilir. İnanın böyle bir tür varsa da
adını bilmiyorum.
Kitap, Devrim adında bir beyefendinin yaşadıklarını
konu alıyor. Devrim, tabiri caizse -evet, kesinlikle caiz olduğuna karar
verdim- ağzında altın kaşıkla doğmuş, şirket sahibinin oğlu, şirketin
en üst makamlarından birine sahip bir adamdır. Adamın soyadı bile ben zenginim diyor:
Zedavengidar. Artık o her ne demekse. Neyse, Devrim’in bir şoföre ihtiyacı
vardır ve bunun için görüşmeye gelenlerle bir mülakat düzenler. Bu pozisyona
başvuranlardan biri de bir kadındır. Devrim-i
Zedavengidar beyimiz kendisinin ultra, devasa modern ve feminist bir insan
olduğunu düşünse de gelen kadını küçümsemekten kendini alamaz. Bu pozisyonun
ona uygun olmayacağını söyleyerek kadınların bu işin üstesinden gelemeyeceğini
ima eder.
Devrim
şirketten eve dönerken sokakta masal kitabı satan yaşlı bir kadına denk gelir
ve kadından şöyle bir uyarı alır: Hareketlerine dikkat et. Tabii kadının deli
olduğuna inan Devrim arkadaşımız bu uyarıyı herhangi bir uzvuna takmaz ve bu
sefer de evde farklı sorunlarla uğraşan, baskılara maruz kalan ablasının
dertlerini küçümser. Uyarılmasına rağmen bu kadar öküzlük masal kitabı satan
Büyücü Kadın’ı kızdırır ve kadın Devrim’i lanetler. Devrim ertesi güne
uyandığında artık ataerkil değil anaerkil bir toplumda yaşadığını fark eder. Bu
yeni toplumda gün yapan, halı yıkayan, sabah programı izleyen amcalar; işe
giden, şirketler yöneten, erkekleri taciz eden kadınlar vardır. Devrim’in bu
laneti nasıl bozacağını bulması, aynı zamanda yabancısı olduğu bu toplum
düzenine ayak uydurması gerekmektedir.
Şimdi
öncelikle, kitabı sevdiğimi belirtmek isterim. Öyle wow, amazing diyeceğim bir
kitap değil ama kurgusu güzel ve eğlenceliydi. Kitap sizi eğlendirirken aynı
zamanda düşünmeye itiyor. Zaman geçtikçe Devrim’in bazı gerçekleri görmesi ve erkeklerin
aslında kadınları nasıl kendilerine muhtaç duruma getirip sonra da muhtaç
oldukları için onları aşağıladığını görmesi çok iyiydi. Dediğim gibi kitap
genel olarak kadın, erkek arasındaki sosyal sorunlara değinmek için yazılmış.
Gerçi ben romantiklik olacağına inanmıştım ya. Resmen yazar öyle bir şeyin
ışıklarını yakmıştı ama aniden şartelleri kapatınca karanlıkta kaldım. En
azından ilk kitapta böyleydi. Bak böyle deyince de kitabın sonunda devasa “DEVAM
EDECEK…” yazısını görünce düşen tansiyonum, tutan migrenim aklıma geldi.
Karakterlere
gelecek olursak ben Devrim karakterini aşırı sessiz ve yine tabiri caizse -ki
caiz- ezik buldum. Bir de şey diyor; ben hiçbir şeyi içimde tutamam, söylerim.
Kardeş, kardeş; kitap boyunca kurduğun cümleler bir elin parmak sayısını zar
zor geçiyor, lafı ağzından cımbızla alıyoruz ne söylemesi? Senin
söyleyemediklerin resmen benim içime dert oldu.
Bir
de bu adam zeki olduğunu falan iddia ediyor ya oturup birkaç dakika buna
güldüm. Sen zeki olsan anan kartlarını iptal ettirene kadar koşa koşa bankadan
para çekmeye gideceğine paranı arkadaşının hesabına falan havale ederdin. Zira
bir günde çekebileceğin miktar 20 binken havale limiti 1 milyondur, cahil
cühela seni. Neyse, sakinim.
Kitap
boyunca bu adam salak, çıkamaz buradan diye diye bitirdim kitabı. Kaldı ki öyle
de oldu. Büyücü Kadın da benim gibi düşünüyormuş ki farklı bir hamleyle olayı
başka bir boyuta taşıdı kadın. Şimdi söylemeyeyim spoiler olmasın.
Velhasıl, kitabın bazı yerlerinde göz devirsem de kurgusu güzeldi. Sadece olayları daha fazla uzatıp seri hâline getirmenin lüzumu var mıydı emin değilim. Bana göre en fazla 50 sayfa daha ilerlese biterdi kitap. O yüzden 6.5/10 bir kitap olduğu söylenebilir. Okuyun; düşünmeye başlar ve biraz da eğlenirsiniz.
-Sarmaşık
“Bugün önemli bir ders almıştım. Tüm dünya benim iyiliğimi düşünüyordu. Yani tüm dünya düşmanımdı.”
“Bu
dünyada senin bin sözün, bir kadının bir sözü etmiyor.”
“Yanmaya
alıştığımız için bir cehennemde olduğumuzu fark edememiştik. Oysa bu,
yandığımız gerçeğini değiştirmiyordu.”



Yorumlar
Yorum Gönder